Sayfalar

Salı

Kümes Hayvanlarındaki Önemli Hastalıklar


Hastalıklar tavuk yetiştiricisinin korkulu rüyasıdır. Civcivlerin, piliçlerin, tavukların bakım ve beslenmelerinin çok önemli olması yanında yetiştiriciler çok çeşitli hastalıklarla mücadele etmek durumundadırlar. Fakat hastalıklar o kadar çeşitlidir ki...Her hastalık ayrı bir bilgi ister.

Bu konuyu da öğrenirseniz, hastalıklar hakkında epeyce bilginiz olacak. Ama hala yeterli sayılmaz. Öldürücü olanı var, olmayanı var. Ama her biri mutlaka verimi düşürüyor. Yani kazancı azaltıyor.

Tedbirli olursak, bilgili olursak, bilinçli olursak, bu hastalıklar kümesin kapısına uğrayamaz. Birazcık ihmal, büyük zararlara davetiye çıkarmaktır. Hastalık çıktıktan sonra yapılacak işler hem azdır, hem zordur. Önemli olan, hastalığı kümese yaklaştırmamak. Bu hem garantili, hem kolay, hem ucuz.

Temizlik ,Titizlik, Aşı . Bunlar üç kardeş, üçü de hastalığa karşı en sağlam eleman.

En belirgin özelliklerini ortaya koyarak bu hastalıkları tanımanıza yardımcı olmak istiyoruz. Uyarılarımız var, tavsiyelerimiz var.


HASTALIKLARIN SINIFLANDIRILMASI

Kanatlı hayvanların sağlığını ve dolayısıyla da verimlerini olumsuz yönde etkileyen bozuklukları ve hastalıkları başlıca iki grupta toplayarak inceleyebiliriz:

A- Mikroorganizmalardan ileri gelen bulaşıcı hastalıklar:

Kanatlı hayvanlar arasında mikroorganizmaların sebep olduğu bulaşıcı karakterli hastalıklardır. Bulaşıcı olan hastalıklar kendilerine uygun ortam bulduklarında hayvanlar arasında kolayca yayılarak salgınlar meydana getirir ve büyük ekonomik kayıplara sebep olurlar. Bu hastalıkları dört grupta inceleyebiliriz:

1- Bakteriyel hastalıklar:

a) Kanatlı tifosu

b) Kronik Solunum Sistemi Hastalığı – CRD

c) Inf. Synovitis - Ms

d) Kolibasillozis

2- Viral hastalıklar:

a) Newcastle - ND

b) Marek- MD

c) Gumboro - IBD

d) Enfeksiyöz Bronşitis - IB

e) Egg Drop Syndrome – EDS/76

f) Çiçek

3- Mantar hastalıkları,

4- Paraziter hastalıklar:

a) Koksidiyoz

b) Tavuk askariyazisi

c) Histomoniasis

d) Dış parazitler

Hayvanları bulaşıcı hastalıklardan korumada aşılama, ilaçlama, dezenfeksiyon, sağlık koşullarının düzeltilmesi ve koruyucu önlemlerin alınması,uygulanması ve titizlikle devam ettirilmesi gereklidir.

B- Mikroorganizmalardan ileri gelmeyen,bulaşıcı olmayan hastalıklar :

Bu hastalıkları üç grupta inceleyebiliriz:

a-Beslenme hastalıkları

b-Zehirlenmeler

c-Kalıtsal hastalıklar

Bulaşıcı olmayan hastalıklar mikroplardan kaynaklanmadığı için bir hayvandan diğerine bulaşmaz, fakat bazı şartlar altında bulaşıcı hastalıklar kadar ekonomik kayıplara sebep olurlar.

1-Bu hastalıklar hayvanların yem karışımlarında bulunması gereken protein, aminoasit, mineral madde ve vitaminlerin yeterince olmamasından veya yokluğundan kaynaklanır.

2-Kimyasal maddelerin veya bitkisel kaynaklı zehirlerin yemlerle belli miktardan fazla alınması sonucu meydana gelir.

3-Bazı bozukluklar hayvan türleri arasında nesilden nesile aktarılırlar ve bazıları da civcivin yumurta içinde gelişimi sırasındaki kuluçka hatalarından dolayı anomaliler oluşur.

1- Bakteriyel Hastalıklar :

a) Kanatlı Tifosu

Bütün kanatlılarda görülebilir. Bulaşıcıdır, öldürücüdür. Hayvanlara iki yoldan bulaşır.

1.Yumurta ile bulaşma:

Tifolu tavukların yumurtası tifo mikrobu taşır. Bu yumurtalardan çıkan civcivler hastalığı diğer civcivlere de bulaştırır.

2.Yatay bulaşma:

Hasta tavuklardan diğerlerine doğrudan bulaşma şeklidir veya hastalık bulaşmış yemlik, suluk, yem, kümes ekipmanları ile diğer tavuklara da hastalık bulaşabilir.

Hastalığın görülmesinden sonraki 10 gün içerisinde ölümlerde başlar. Ölüm oranı yüzde 20-80 arasında değişir. Hayvanlar durgunlaşır. Tüyleri kabarır, ibik ve sakalları solgundur. Yeşilimsi bir ishal görülür.

Teşhis

Laboratuvara yeteri kadar hasta ve ölü hayvan götürülür. Bunlardan hastalığın teşhisi yapılır.

Tedavi

Hastalık çıkınca hemen tedaviye başlanmalı. Antibiyotikler kullanılır. Ancak her zaman kesin sonuç alınamaz. Tedavi gören hayvanların yumurtaları damızlık olarak kullanılmaz.

Temizlik + Titizlik...

Tifodan korunmak kolaydır. Kümesler iyi dezenfekte edilirse, kümeslere giriş-çıkış kontrollü olursa, yumurtalar hastalık olmayan işletmelerden alınırsa, kümeste tavuk tifosu testleri yaptırılırsa tifo kümese uğrayamaz.

b) Kronik Solunum Sistemi Hastalığı ( CRD : Si-ar-di )

Ülkemizde çok yaygın bir hastalık. Piliç, tavuk ve hindilerde görülüyor. Genç hayvanlar daha çok yakalanıyorlar.

Bulaşma solunum yolundan olmaktadır.

Hastalığı atlatan bir hayvan, uzun zaman yumurtası ile hastalık üretir. Ayrıca bulaşık yem ve sular, toz-toprak hastalığı nakleder.

Hasta hayvanın soluğu daralır.

Hastalar hırıltılı nefes alır. Zor soluduğu için başını öne uzatır, ağzını açar, ötermiş gibi nefes alır. Burun akıntısı vardır. Hindilerde burun ve göz akıntısı görülür. Hayvanın gözleri kapanır.

Etçi sürülerde hastalık 4-8 haftalık piliçlerde görülür. Yem tüketimi azalır, kilo kaybı olur.


Teşhis

Öncekilerle aynı. Hasta ve ölü hayvanlar laboratuara götürülür, teşhis orada konur.

Tedavi

Yem ve sular ile antibiyotikler verilir. Yemlere protein, mineral madde ve vitamin ilaveleri yapılır.

Korunma şart ...!

Bu hastalık tavuk ve hindi yetiştirilen her yerde görülüyor. Hastalığın yumurta ile geçtiğini unutmayalım. Onun için damızlık ve kuluçka işlerinde yumurtaların kontrolü çok önemli.

Kümesin ısısı, ışığı, nemi, havalandırılması uygun olmalıdır. Kümes asla kalabalık olmamalı. Elbette temizlik ve dezenfeksiyon korunmanın ilk şartıdır.

c) Enfeksiyöz Sinovitis

Hastalık genç hindilerde ve piliçlerde eklemlerin şişmesi ile belirir. Bulaşıcıdır. Mikrobu taşıyan yumurtalardan geçer. Hayvandan hayvana da bulaşır.

Hayvanın ibiği solar, küçülür, tüyleri kabarır, bacak eklemleri şiştiği için hayvan zor hareket eder. Hayvan gitgide zayıflar kurur.

Teşhis için laboratuvara hayvan götürülür.

İlaçla tedavi yapılabilir. Antibiyotikler, vitaminler kullanılır. Temizliğe önem verilir. Hasta olanlar ayrılır.

d) Kolibasillozis

Mikroptan ileri gelir. Ya tek başına hastalık yapar ya da başka bir hastalığa eşlik eder.

Dışkı ile kirli yumurtanın kabuğundan içeri sızan mikrop, içerideki civcivi hasta eder veya öldürür.

Günlük civcivlerin göbek deliğinden içeri girer, her türlü yaralardan bulaşır. Öldürücüdür.

Bazen birden bire ölümler başlayıverir. Başlangıçta hiçbir belirti görülmez .

Belirti olduğunda bunlar diğer hastalıklarınkine benzer. Yani durgunluk, iştahsızlık, tüylerin kabarması gibi belirtiler görülür.

Mikrop, kirli yumurtanın kabuğundan içeri girdiyse içerideki civciv yumurtadan çıksa bile çok yaşamaz. Yaşayabilenler de işe yaramaz. Bunları hemen ayırmalıdır.

Göbek deliğinden mikrobu alan civcivlerde sarı kesesi yangını oluşur. Hayvan takatsizdir. Karnı şişkindir. Göbek civarı yangılıdır.

Hastalık eklemlere de yerleşebilir. Eklem bölgeleri şişer. Sıcak ve ağrılı olur. Hayvan yürüyemez.

Teşhisi kolay değildir

Başka hastalıklarla karışır. Hastalığın kendine ait belirtiler ortaya çıkmaz. Doğru teşhis laboratuvarlarda olur. Hasta olan birkaç hayvan laboratuvara götürülür, orada teşhis konur.

Tedavi için antibiyotik

Durumu iyi görünen hastalara antibiyotik veya sülfonamid grubu ilaçlar verilebilir. Bunlar yem ve suları ile veya şırınga ile verilebilir.

Önce yumurta temizliği

Kirli yumurtalardan sakınmalıdır. Yumurta çok az kirliyse, fırça ile kuru kuruya temizlenmelidir. En iyisi kuluçkaya alınacak yumurtaları fumigasyondan geçirmek. Kuluçka makineleri de çok iyi dezenfekte edilmelidir.

Diğer kanatlı hastalıklarında olduğu gibi kolibasillozis de temizliğe dikkat ederek önlenebilir.

2-Viral Hastalıklar :

a) Newcastle (Nevkastıl ) Hastalığı

İşte çok bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık Newcastle...! Diğer adı Yalancı Tavuk Vebası. Yurdumuzun her yerinde ve dünyada da çok yaygın bir hastalık.

Bulaşma yolları solunum ve sindirim sistemleri. Hastalık mikrobu ile bulaşmış yem, su, malzemeler ve ekipmanlar ile hayvandan hayvana geçer.

En sevdiği şey pislik...

Hastalık pis ve bakımsız kümeslerde kolayca çıkar. Hayvanlarda stres varsa, kümes sıkışık ise hastalığın çıkışı daha çok görülür. % 90' a varan ölümlere yol açar.

Aniden ölümler başlar.

Sürüde birden bire ölümler başlayıverir. Hayvanlar bitkindir, hızlı ve hırıltılı solurlar, öksürük görülür. Kanat bacak, boyun felçleri meydana gelir. Genç hayvanlar daha şiddetli hastalanır. Yem yiyemezler, yumurta verimi düşer, kalitesiz, kabuksuz yumurtalar atar.

Teşhis

Buna benzer başka hastalıklarda var. Acaba hangi hastalık diye, laboratuvara hasta ve ölü hayvan yollanır. Orada teşhis konur.


Bu hastalığı kümese sokmayalım

Çok bulaşıcı. Çok öldürücü. Bu hastalığı kümesimize uğratmamak lazım. Ne yapalım?

• Önce temiz bir kümes:

Temizlik ve dezenfeksiyon hakkınca yapılmalı.

Sürüye dışarıdan olur- olmaz hayvan getirip katmamalı.

Dışarıdan gelen viyolleri, çuvalları kümese sokmamalı.

Her isteyen kümesimize girmemeli.

Yumurta ve civciv alınacak işletmeler iyi tanınmalı, rasgele yerlerden alınmamalıdır.

• Her önlemin başı : AŞI

Aşı hastalığın en önemli tedbiridir. Bütün bir sürüde hastalığa karşı bağışıklık sağlar.

Kullandığımız iki aşı var. HB 1 ve Lasota . HB 1 aşısı 30 günlüğe kadar hayvanlara iki defa yapılır. Lasota aşısı 24 günlükten büyük hayvanlara ikinci veya daha sonraki aşılarda içme suyu, sprey veya adaleden olarak uygulama yapılır.

Aşı temiz şartlarda yapılmalıdır. Tarifine göre uygulanmalıdır. Aşılamadan 15 gün sonra kan muayenesi yaptırılarak bağışıklık durumu kontrol edilmelidir.

b) Marek Hastalığı

Hayvanların iç organlarında tümörler meydana gelir. Bulaşıcıdır, öldürücüdür.

Kümesin tozlu havasına karışan mikrop (virüs) hayvanları hasta eder. Virüs bulaşmış ekipman, yem, su, altlık da hastalığı nakleder.

İki şekilde görülür:

1.Kronik şekil:

10-15 haftalık tavuklarda görülür. Hastalık hafiftir. Ölüm azdır. Hayvan durgun, iştahsız, ibik ve sakalları solgundur, zayıflar.

Bacaklarda ve kanatlarda felç meydana gelir. Bu yüzden bacağın biri ileriye, biri geriye doğru uzanır. Kanat düşer, yerine dönemez. Parmaklar bükülür. Boyun çarpılır. Göz donuklaşır, körlük olabilir.

• Akut şekil:

Hastalık hızlı gelişir. Ölüm fazladır. Hastalığın belirtileri aynıdır. Felçler vardır.

Teşhis için laboratuvara ölü ve hasta hayvan götürülür. Böylece Marek'e benzeyen başka hastalıklardan ayırt edilir.

Tedavisi yok

İlaçla tedavi mümkün değil. Hastaları ayırmalı, yok etmeli. Kümes güzelce dezenfekte edilmelidir.

Aşılanmamış civciv almayalım…!

Civcivler bir günlük iken Marek aşısı yapılmalıdır. Aşılanmamış civcivleri kümese sokmamak lazımdır. Aşı hastalığı yüzde yüz önlemez. Ancak hastalık çıksa da ölüm pek az olur, hastalık hafif geçer. Civciv aşısından sonra 3-4 haftalık olunca bir aşı daha yapmakta yarar vardır.

c) Gumboro Hastalığı

Bulaşıcı öldürücü bir hastalık daha! Hem de hayvanların yüzde 80-90'ı yakalanabiliyor. Yüzde 10-15 kadar olan ölüm oranı genç hayvanlarda, stres de varsa , yüzde 30' lara çıkabilir. Genellikle 4-12 haftalık hayvanlarda görülür.

Nasıl bir hastalık?

Tavukların hastalığı. Tavuklarda titreme halsizlik, zayıflama ve ishal olur. Hasta piliçler gelişemezler.

Bir kümeste hastalık varsa, buraya konan bütün tavuklarda hastalık çıkar. Bulaşma ağız yolundan olur.

Dışarıdan getirilen hasta hayvanlar, hastalığı kümese sokar.

Hastalık taşıyan araç, gereç, yem hastalığı kümese taşır.

Etçi tavuklar hastalıktan çok etkilenirler. Hasta hayvanlar daha fazla yem tüketirler, maliyet yükselir.

Hastaların durumu

Önce durgunluk vardır. Kıç etrafındaki tüyler dışkı ve toprakla kirlenmiştir. Beyaz ve sulu bir ishal görülür. Bitkinlik, titreme, tüylerin kabarması ve oturma isteği ortaya çıkar.

Teşhis

Başka hastalıklara benzediği için, onlarla karıştırılabilir. En iyisi laboratuvara materyal götürerek kesin teşhisi yaptırmaktır.

Maalesef tedavisi yok

Hiçbir ilaç hastalığı tedavi edemez. Hastalar ayrılır, bulaşmadan şüpheli olanlar yok edilir. Yemlere vitamin ve mineral takviyesi yaptırılır.

Dezenfeksiyon nasıl olmalı

Kümeslerde çok iyi bir dezenfeksiyon yapmalıdır. Hastalık etkeni dış şartlara çok dayanıklı olduğu için mücadelede en kritik nokta çok etkin ve dikkatli bir devre arası temizlik ve dezenfeksiyonun yapılması gerekir.

Aşı uygulamalarını nasıl yapacağız ?

Gumboro hastalığı ile mücadele diğer önlemlerin yanında etkin bir aşılama ile olmaktadır. Ancak bu hastalığa karşı tek bir aşılama programı önermek mümkün değildir. Aşılama programları düzenlenirken çevredeki hastalık riski, civcivlerdeki anadan geçme koruyucu maddelerin durumu, hayvanların yetiştirme yönü, aşılanacak hayvanların sağlıklı olmaları, kümesin temizlik durumu dikkate alınmalıdır.

d) Enfeksiyöz Bronşitis Hastalığı

Çok bulaşıcı bir akciğer hastalığıdır. Yumurtayı bozar, verimi düşürür, ölüme yol açar. Nedeni bir virüstür.

Bulaşma solunum yolundan olur. Kümesin tozlu havasına karışan mikroplar hastalığı bulaştırır. Üzerinde virüs taşıyan her canlı ve cansız bulaşmaya neden olur.

Öksürük, aksırık, hırıltı…!

Burun akıntısı, öksürük, aksırma ve tıksırma görülür. Hayvan hırıltılı nefes alır. Gece ve sabahları bu sesler çok belirgindir.

Bazen virüs böbreklere de sıçrar. O zaman idrar kana karışır, hayvanın ibiği morarır, tüyleri karmakarışık olur. Hayvan bol su içer, dışkısı sulanır, altlık ıslanır. Hastalığın 6'ıncı gününde ölümler başlayabilir. Bir hafta süren ölümlü dönemde hayvanların yüzde 5' i ölebilir. Civcivler hastalığa daha az dayanabilir.


Hastalık yumurta kanallarını zedeler. Onun için yumurtaların içinde , kabuğunda değişiklikler olur. Yumuşak kabuklu, şekilsiz yumurtalar görülür. Hastalığı atlatan hayvanların yumurtaları da hep bozuk şekilde çıkar.

Teşhis laboratuara götürülen ölü veya hastalıklı hayvanlara bakılarak konur.

İki çeşit aşısı var

Ülkemizde H52 ve H120 adında iki aşı kullanılmaktadır. H120 ile birinci günden başlayarak burun-göz damlası şeklinde aşılama yapılır. Püskürtme de yapılabilir. Hastalık yaygın görülmüyorsa, üçüncü haftada aşılama yapılır; 8 inci, 9 uncu haftalarda tekrarlanır.

Yumurtaya geçmeden önce son bir aşılama yapılır. Ama aşılama yapılmadan, ilkin bir kan muayenesi yaptırılmalıdır. Son aşılama H52 ile yapılacaksa , 15-17. haftalarda içme suyu ile yapılmalıdır.

Ayrıca kümes hijyenine dikkat etmeli, hasta hayvanlar ayrılmalı, yemlerdeki protein azaltılıp, vitamin ve mineraller çoğaltılmalı, stres önlenmelidir.

e) Eds Hastalığı (Egg Drop Syndrome = EDS/76)

Yumurta kanallarını tahrip eder. Bu yüzden yumurtaların kalitesi bozulur. Bazen yüzde 1-3 kadar ölüme de yol açabilir.

Hastalığın nedeni virüstür. Hasta hayvanın dışkısından diğerlerine bulaşır. Kirli yumurtalardan civcivlere geçer. Hastalık yumurtanın bozulmasından anlaşıldığı için yumurtlamayan tavuğun hasta olduğu anlaşılamaz.

Yumurta verimi düşer

Hastalıklı sürüde yumurta verimi düşer. Yüzde 10-15 oranında verim düşüklüğü meydana gelir. Yumurtalar küçülür. Üstleri pürüzlenir. İnce kabuklu olabilir, kabuksuz çıkabilir. Yumurta akı sulanmıştır.


Bazı hayvanlarda hafif solunum güçlüğü görülebilir. İshal de olabilir. Ama bunlar 8-10 günde geçer. Seyrek olarak ölüm olayları görülür.

Teşhis için laboratuvara yeteri kadar hayvan götürmelidir.Hastalara antibiyotikler, sülfonamidler verilirse, başka hastalıkların da gelmesi önlenmiş olur. Yemlere protein, vitamin, mineral takviyesi yapmalıdır.

EDS aşısı

Yumurta dönemine girmeden önce EDS aşısı yapılır. Aşıdan 15-20 gün sonra kan muayenesi yapılır, hastalığa karşı bağışıklığın olup olmadığı öğrenilmiş olur.

f) Çiçek Hastalığı

Nedeni bir virüsdür. Bu virüsler sıyrık veya yaradan deriye girer, bir kabarcık yapar, içi su toplar, iltihaplanır. Zamanla kurur, kabuklaşır. Kabuklar deriden ayrılıp düşer. Ama bu parçaların içi virüslerle doludur. Onlar tekrar başka hayvanlara geçip, onlarda da çiçek yapar. Bu virüs sıcağa, soğuğa, güneşe, dezenfektan ilaçlara da çok dayanıklıdır.

Virüs ayrıca ağız boşluğunda, dilde, yutakta da bozukluklar yapar. Çiçek ölümlere yol açar. Kümesler kalabalık, rutubetli, kirli ve soğuk ise ölenlerin sayısı fazla olur.

Çiçek iki şekilde ortaya çıkar :

1-Deri Çiçeği Şeklinde

Sakal, ibik, yüz, ağız ve göz kenarları ile tüysüz deride küçük kabarcıklar yapar. Gaga kenarlarında da görülür. Hayvan ağzını açamaz, beslenemez, verimi düşer.

Bu şekilde çiçekte ölüm olayı nadirdir.

2-Difteri Şeklinde

Ağız boşluğu, dil, yutak, yemek ve soluk borusunda üstü gri-sarı renkli zarlar oluşur. Bunlar bütün bölgeyi kaplayabilir. Tutulup kaldırılırsa altı kanar. Kötü kümeslerde yüzde 50' ye varan ölümler görülür.

Teşhis laboratuvar incelemeleri ile kesinleşir. Bunun için laboratuvara yeter sayıda hayvan götürmelidir.

Tedavi

Özel bir ilacı yok. Hastalar hemen ayrılır. Kabarcıkların ve zarların üzerine gliserin iyode sürülür. Ağız boşluğundaki zarlar pens ile dikkatlice kaldırılır, yerine gliserin iyode sürülür.

Aşı yapılabilir

Hastalık çıkan kümeslerde güvercin çiçek aşısı uygulanır.

Sağlam kümeslerde 1,5 – 2 aylık iken tavuk çiçeği aşıları uygulanır.

Çiçek aşıları hayvanların bacak derisine fırça ile sürülerek yapılır veya kanat zarına iğne batırılarak da yapılabilir.

Aşılamadan sonra üç hafta içinde bağışıklık başlar ve 1 yıl sürer. Güvercin çiçek aşılarının verdiği bağışıklık 3-4 ay sürer.

Kümes Hayvanlarında Aşı Uygulamaları

• Aşı bir ilaç değildir. Hayvanları çeşitli hastalıklardan korumak üzere hazırlanmış biyolojik bir maddedir. Kümes hayvanlarında ortaya çıkan bir çok hastalığın ilaçla tedavisi yoktur. Bu hastalıklara karşı hayvanlar ancak aşılama yolu ile korunabilir. Fakat aşı uygulamalarından istenilen faydayı temin edebilmek ayrıca aşıların bir takım olumsuz etkilere yol açmaması için bazı hususlara dikkat etmek gerekmektedir. Bunlar maddeler halinde kısaca sıralanacak olursa :

• Aşının kullanma talimatlarına uyulmalı , aşıyı uygulayacak olanlar uygulamadan önce kullanma talimatlarını dikkatle okumalıdırlar.

• Günü geçmiş, kaçak, etiketsiz, soğukta muhafaza edilmemiş aşılar kullanılmamalıdır

• Aşılar güneş ışınlarından , ani ısı değişikliklerinden korunmalı, buzdolabında +4 0 C' de muhafaza edilmelidirler.

• Aşıları uygulayacak olan şahıslar temiz tulum, başlık, eldiven giymeli ve sprey aşılamalarında ağız burun maskesi kullanmalıdırlar.

• Sprey aşılamalarında kullanılacak aletlerin amacına uygun olarak çalışıp çalışmadığı dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir.

• İçme suyu yolu ile uygulanacak aşılarda kullanılacak su klorsuz olmalı ayrıca dezenfektan, deterjan, sabun içermemelidir.

• Aşılar sadece sağlıklı hayvanlara uygulanır. Kümeslerde bir hastalık durumu söz konusu ise veya kümes şartlarında bir problem varsa asla aşı uygulaması yapılmamalıdır.

• Aşılama sırasında hayvanları hırpalayacak hareketlerden kaçınılmalı, acele edilmemelidir.

• Aşıların hayvanların hepsi tarafından ve yeterli miktarda alınması sağlanmalıdır.

• Yarım kalmış sulandırıldıktan sonra 3-4 saat geçmiş aşılar kullanılmamalı, canlı aşılar sulandırıldıktan sonra en fazla 2 saat içerisinde kullanılmalıdır.

• Boş aşı şişeleri etrafa atılmamalı bir yerde toplanmalıdır.

• Aşılar, burun-göz, gaga daldırma, sprey, içme suyu, kanat zarına batırma, enjeksiyon tarzında uygulanabilirler. Gerek uygulama yolları gerekse aşılama programları için Veteriner Hekimlere danışılmalıdır.

• Aşılama türüne göre değişmek kaydıyla aşılamadan yaklaşık 15-20 gün sonra yeterince hayvandan kan alınarak bağışıklık durumunu kontrol etmek amacıyla bir laboratuvara gönderilmelidir. Eğer yeterli bir bağışıklık durumu tespit edilmemiş ise uygun bir süre sonra aşı uygulanması tekrarlanmalıdır.

• Aşılama öncesinde ve sonrasında hayvanlara vitamin-mineral madde uygulaması yapılabilir.

3- Mantar Hastalıkları :

Başta, ibiklerde, sakal ve yanaklarda yayılan kellikler meydana getiren hastalıklardır. Mantar dediğimiz etken, bir hastalık sebebidir. Mantarlar deride ve iç organlarda yerleşip bozukluklar yaparlar.

Nasıl bozukluklar

Deride kepeklenme ve kabuklanma olur. Kıllar dökülür, ibikler kalınlaşır, morarır, parçalanır. Hayvanlarda pis bir koku oluşur.

Hayvan halsizleşir, zayıflar, verimi azalır.

İç organlara yerleşenler, akciğer ve beyinde bozukluk yaparlar:

Hızlı solunum, güç nefes alma, titreme, felç, kendi etrafında dönme, ishal gibi belirtiler oluşur.

Ergin hayvanlar ölmezde, iyide olmaz. Ama verimleri düşer.

Bazı mantarlar tozlu hava ile, nefes alırken vücuda girer. Bazıları da yumurtanın kabuğundaki delikçiklerden içeri girer.

Teşhis laboratuvarda yapılır.

Tedavi zordur, ucuz değildir. En iyisi hastalığın çıkışını önlemektir. Onun içinde temizlik ve dezenfeksiyon başta gelir. Kümeste hava cereyanı olmamalıdır. Hasta olanlar derhal kümesten ayrılmalıdır.

4- Paraziter Hastalıklar

a) Koksidiyoz (Kanlı ishal)

Kanatlıların barsaklarında yerleşen bir parazit var. Bunlara Eimeria denir (aymerya). İşte hastalığı bu Eimerialar yapıyor. Koksidiyoz, bir kümese girdiğinde hayvanları kırar geçirir. Korkunç bir salgın yapar, çok sayıda ölüme yol açar.

Genç hayvanlar daha hassastır. 4-6 haftalık olanlar bu hastalıktan çok etkilenirler.

Bulaşma ağızdan olur

Hasta hayvanların dışkısı ile çıkan parazit yumurtası (oosit) başka hayvanların ağzından girer, bağırsağına ulaşır. Bu yumurtaları kümesten kümese , insanlar da ayakkabı, elbise, malzeme ile taşırlar. Hatta böcekler ve kuşlar da bu oositleri taşıyabilirler. Hastalıklı bir hayvanın dışkısı ile çıkan her oosit hastalık yapmaz. Bunun için sporlanma dediğimiz bir döneme girmesi gerekir. Sporlanma olabilmesi de ısı ve rutubete bağlıdır. Uygun ısı ve uygun nem yoksa, sporlanma olmaz. O zamanda oosit hastalık yapacak güce erişemez.

Islak altlık zararlıdır

Bir kümeste altlık kuru ise, koksidiyoz yapan oosit sporlanamadığı için, ölür gider. Hastalık kolayca çıkamaz. Tavuklar sık değilse , kümeste sıkışıklık yoksa, hastalık ihtimali azalır. Kalabalık kümeslerde bulaşma kolay olur.

Hasta hayvanların dışkısı suludur. İçinde kan lekeleri vardır. Bazen portakal renkli sümüksü bir dışkı görülür. Kanatlar düşer, hayvan kambur durur, tüyleri kabarır. Hayvanlar oturur şekildedir. Birbirlerine sokulup kümeleşirler.

Teşhis laboratuvarlarda olur. Uzmanlar dışkıda oosit ararlar, bağırsakları mikroskopta incelerler.

Hemen tedaviye geçmelidir.

Çeşitli ilaçlar kullanılarak tedavi edilebilir. Veteriner hekimler uygun ilaçları tavsiye eder. Yem ve su ile verilen ilaçlar etkili olur.

Önceden, antikoksidiyal ilaçlar kullanalım mı ?

Koksidiyozu önleyici ilaçlar, hastalık çıkmadan da kullanılabilir veya bunlar yalnızca hastalık çıktıktan sonra kullanılır.

Hayvanlar koksidiyoza karşı aşılanarak bağışıklık sağlanabilir.

İstenirse bir yandan antikoksidiyal ilaçlar, bir yandan da antibiyotikler verilebilir

Tekrar edelim ki, kümeslerde rutubet önlenmelidir. Tavuklar sıkışık olmamalıdır, kümes havası temiz, altlık kuru olmalıdır.

b)Tavuk Askariyazisi (Solucan Hastalığı )

Sarımsı-beyaz renkli, 5-12 santim uzunluğunda solucanlardır. Tavukların, hindi ve kazların ince bağırsaklarında yaşar. Dişi solucanın yumurtası dışkı ile çıkar, başka tavukların ağzından girdiğinde ince bağırsağa gidip yerleşir.

Askarit dediğimiz bu parazit bağırsakta çoğalınca ince bağırsağı tıkar. Bazen ishale yol açar. Çok fazla parazit hayvanı öldürür.

Askaritli hayvanlar zayıflar, yumurta verimi azalır.

Teşhis, dışkının ve ölen hayvanın bağırsaklarının laboratuvarda incelenmesiyle olur.

Ne yapılmalı ?

Temizlik kurallarına uyalım, genç hayvanlarla yaşlıları bir arada tutmayalım, Veteriner Hekimin tedavi ve tavsiyelerini yerine getirelim.

c)Histomoniasis ( Karabaş Hastalığı )

Tavuk ve hindilerde çok görülür. Hindiler için en tehlikeli hastalıklardandır. Fazlaca ölüme neden olur. Hindi yetiştiricilerini bunaltan bir hastalıktır.

Hastalığa parazitler yol açar. Bu parazitler ya karaciğere yerleşir ya da bağırsaklara yerleşirler.

Bulaşma üç şekilde olur

Birincisi, parazitin yumurtası dışkı ile çıkar, oradan diğer hindilerin vücuduna geçer.

İkincisi, parazitin kendisi dışkı ile çıkar, taze dışkı içindeki bu paraziti alan hayvanlara geçer. Yetişkin hindilerin midesinde ve taşlığında eritildiği için, bu şekildeki bulaşmada yetişkin hindiler hastalanmaz. Genç hindiler hastalanır. Hem de şiddetli bir salgın şeklinde hastalık çıkabilir.

Üçüncüsü ise bildiğimiz solucanlar yardımıyladır. Parazitler solucanın içine yerleşir. Hindi bu solucanı yiyince onun vücuduna girmiş olur.

Ölüm oranı çok yüksektir

Çok öldürücü bir hastalıktır.3-12 haftalık hayvanlarda yüksek oranda ölümlere yol açar. Hastalık belirtisi görüldükten 2-3 gün sonra ölümler başlar. Yüzde 50-100 oranında öldürür. Yaşlı hindiler daha şanslı. Onlar hastalığı atlatabilirler.

Hastalığın belirtileri

Hayvanlar düşkündür, dermansızdır, uyuşuktur.

Tüyleri kabarmış, kanatları sarkmış, kuyrukları düşmüştür.

Başları öne eğik vaziyette ayakta dururlar.

İshal vardır. Dışkının rengi sarı, kükürt rengidir.

Anüs ıslak ve kirlidir. İbik morarmış, hayvanın başı siyah bir renk almıştır (karabaş).


Ölen hayvanların kör barsağında kanamalar, yaralar göze çarpar. Karaciğerin üzerinde sarı-yeşil renkli bozulmalar vardır.

Teşhis için ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Hasta ve ölü hindiler laboratuara ulaştırılmalıdır. Orada kesin teşhis konulacaktır.

Teşhisten sonra Veteriner Hekimin önerisine göre tedavi uygulanmalıdır.

Koruma önlemlerinden en önemlisi tavuklarla hindilerin ayrı tutulmasıdır. Tavuklar hastalığı taşırlar. Hindi palazları yaşlı hindilerden ayrı tutulmalıdır. Tavuk bakıcıları hindilerin yanına gitmemelidir. Onlar da hastalığı taşırlar.

Hindi kümeslerinde altlıklar sık sık temizlenmeli, çıkan altlık yakılmalıdır.

Histomonas parazitini taşıyan diğer parazitlerle ve solucanlarla mücadele etmelidir.

d) Kanatlıların Dış Parazitleri

Tavukların dış parazitlerinden en önemlileri bitler, pireler ve uyuz böcekleridir. Hayvanlara rahatsızlık verirler, zayıf düşürürler.

Bitler

Baş biti, vücut biti, kanat biti diye yaşadığı bölgeye göre ayırıyoruz.

Baş biti çoğaldığı zaman hayvanı öğle rahatsız eder ki hayvan yem yiyemez, uyuyamaz. Düşkünleşir verimi azalır.

Kanat biti çok küçüktür. İnce tüyleri yerler. Sarı renkli esmer yeşilimsidir. Fazla rahatsızlık vermezler.

En yaygın ve en önemli olanı kırmızı tavuk biti denenidir. Kümeslerde güvercinlerde çok bol görülür. Armut biçiminde, kırmızımtırak siyah-kırmızı renktedir. Genç hayvanları çok severler. Hayvanı müthiş rahatsız ederler. Kaşındırırlar. Hem de bolca kan emerler. Eğer çok sayıda olurlarsa , genç kanatlıları 8-10 günde öldürürler.

Pireler

Bunlar da kanatlılara rahatsızlık verirler. Sayıları çoğaldıysa, mücadele etmek gerekir.

Keneler

Aslında güvercinlere ait olan bir kene cinsi tavuklarda da görülür. Yassıdırlar. Geceleri tavuklardan kan emerler. Bir defa kan emdi mi, 4-5 sene kan emmeden yaşayabilirler.

Fazla sayıda olunca, tavukları kansız bırakır. Şiddetli kaşıntı yapar. Bulaşıcı tavuk hastalıklarını taşıdıkları için zararlıdırlar.


Uyuz böcekleri

Tavuklarda uyuz hastalığına yol açarlar. İki çeşit uyuz böceği vardır:

1- Kireç ayak uyuz böceği

Kanatlıların ayaklarında kireçlenme yapar. Onun için bu adı alır. Parazit kireçli kabuklar yapar, bunun altından cildi deler, iltihap meydana getirir. Topallık vardır. Ayaklar anormal bir görünüm alır.


2-Vücut uyuz böceği

Kanatlıların tüylerinin diplerinde yaşar. Tüyleri döker, deride iltihaplanma yapar. Şiddetli kaşıntı ile hayvanı rahatsız eder.

Dış parazitlerle savaş

Barınaklar akarisit ilaçlarla dezenfekte edilir. Badana çok yararlıdır. Yemlikler iyice temizlenmelidir.

Tavuklar parazitlere karşı toz, serpme, banyo şeklinde akarisit ilaçlarla ilaçlanır.

Yem Toksikasyonları (Zehirlenmeler )

Hayvan, yemi hayvansal ürüne çeviren canlı bir makinedir. Yem girer, et çıkar, yumurta çıkar, civciv çıkar. Yem ne kadar iyi ve kaliteli olursa, üründe iyi olur. Bozuk yemler hem ürünü bozar, hem de canlı makineyi. Yani tavuğu, pilici, hindiyi hasta eder. İşte konumuz yemlerin yol açtığı bu bozukluklar:

En önemlisi: Mikotoksinler

Bunlar, besinlerin ve yemlerin küflenmesi ile meydana gelen zehirli maddelerdir.

Küf mantarları yemlerin tadını bozar. Küflenme olunca mantarların sporları yaygınlaşır. Bunlar da besinleri zehirli hale getirir. Böyle yemler tozlu ve lifli görünür.

Ortam uygun olursa…

Yemlerde mantarların üreyip mikotoksinlerin oluşabilmesi için ortamın uygun olması lazımdır.

Bunlardan birisi rutubet : Hasat zamanı ıslanan ve ıslak kalan yemlerde mantar ürer. Rutubetli yerlerde saklanan yemler de böyledir.

Isı da önemli faktördür . Mantarlar genellikle 20-30 derece arasında üreme gösterir.

Üreme için oksijen gerekir, asitli ortam gerekir, dane yemlerin kırılmış olması üremeyi kolaylaştırır.

Mikotoksinler uygun ortam bulduklarında bazı yemlerde hem kolay ürer, hem de çok ürer.

Bu yemler: Mısır, arpa, buğday, pirinç, pamuk tohumu, soya fasulyesi, yer fıstığı, fındık, ayçiçeği tohumu gibi maddelerdir. Bunlardan yapılan karma yemlerde mantarlar gelişir. Mantarlar da mikotoksin yapar.

Mikotoksinin ne zararı var…

Canlının sinir sistemini bozar. Sindirim yollarında yaralar meydana getirir. Yumurtalıklarda küçülmelere yol açar. Yumurtaların kalitesi bozulur.

Hayvanlar başka hastalıklara dayanıksız olur. Genç hayvanlar daha çok zarar görürler. Ördek yavruları en hassas olanlardır. Hemen ölürler.

Zehirlenme Belirtileri

Hindilerin iştahı azalır. Yem yemezler. Uyuşukluk, kanatlarda düşme, tüylerde kabarma olur. Beyaz derili genç ördeklerin ayak ve bacaklarının derisinin altında kanamalar, morarmalar görülür. Tavukların ibikleri solgun olur.

Teşhis için şüpheli yemler laboratuara gönderilerek muayene ettirilmelidir.

Tedavi için özel ilaçlar yoktur. Antibiyotiklerin etkisi yoktur.

Hayvanlara temiz su ve yem verilir. Felce karşı ilaçlar verilebilir.

Korunma

Küflü yemlerden kaçınmalıdır. Böyle yemler asla hayvanlara yedirilmemeli, depolara alınmamalıdır.

Depolar havadar ve rutubetsiz olmalıdır. Yemlikler, suluklar temiz tutulmalı, dezenfekte edilmelidir.

Alınacak yemin en çok bir ay içinde tüketileceği bilinmelidir.

Yem stoklaması yaparken usulüne uygun yığma yapmalıdır.

SON SÖZLER

Bir hastalık geliyor, bir kısım hayvanımızı alıp götürüyor. Paramız gitmiş oluyor, zamanımız gitmiş oluyor, emeğimiz gitmiş oluyor.

Hastalığın geldiği yol belli: Pislik, kirlilik. Öyle ise bu yolu kapatacağız. Ne ile? Temizlik ile, titizlik ile, dezenfeksiyon ile. Buna uymayan yetiştirici, hastalığı kendisi davet ediyor demektir. Hastalıklar bu davete mutlaka gelir. Aman çağırmayalım...

Tavuklarda Vitamin Ve Mineral Yetersizliği

Hasta olduğumuzda doktor bize ilaçlar verir. Bunların içinde vitaminler de bulunur. Demek ki vitamine ihtiyacımız var.

Her canlının vitaminlere ve de mineral maddelere ihtiyacı vardır. Civcivlerin, piliçlerin, tavukların da ihtiyacı vardır. Bu maddeler az alınırsa hastalıklar ortaya çıkıyor. Bu maddeler nelerdir, eksikliğinde hangi bozukluklar olur? Burada bu konuları inceleyeceğiz.

Bazı maddelerin adını ilk defa duyacaksınız. Öyle de olsa, bunların önemli olduğunu unutmayın. Vitaminleri ve mineralleri küçümsemeyin. Onlar olmazsa verim de olmaz.

Verim Beslenmeye Bağlıdır

Kanatlıların beslenmesinde bazı maddeler eksik olursa büyümede düzensizlik, tüylerin gelişememesi, verimin azalması hastalıklara karşı dirençsizlik meydana gelir.

Yemlerde bulunması gereken temel maddeleri bir daha sayalım:

1- Proteinler

2- Karbonhidratlar

3- Yağlar

4- Vitaminler

5- Mineral maddeler

6- Su

Konumuz vitaminlerle ilgili olduğu için, önce vitaminleri ele alacağız. Sonra da mineral maddeleri inceleyeceğiz.

Vitaminler

Vücudun normal ve dengeli gelişmesini sağlar. Yemlere çok az miktarlarda eklenir. Vitamin eksikliği halinde bazı hastalıklar ve bozukluklar ortaya çıkar. Vitaminlerden en önemlilerini burada sıralayalım:

Vitamin A

Temel vitaminlerden biridir. Normal gelişme için gereklidir. Gözler için gerekli bir vitamindir.

Vitamin A yetersiz olursa, kanatlılar zayıflar. Tüyleri kabarır, yumurta verimi düşer. Kuluçka oranı düşer. Burun deliklerinden ve gözlerinden sulu akıntı gelir. Göz kapakları birbirine yapışır. İleri durumda, gözlerde peynirimsi birikimler oluşur.


Yetersiz vitamin A ile beslenen tavuklardan gelen civcivler de gereği kadar vitamin A alamazlarsa sağlıksız olurlar.

Büyüme yavaştır. Tüyleri kabarık, kendileri uyuşuktur. Yürürken dengesizdir. Bacaklardaki, gagadaki sarı renk kaybolur. İbik ve sakallar solgun renklidir. Vitamin A yetersizliği olan kanatlıların yumurtalarında kan lekeleri görülür.

Vitamin D

Vücuda giren kalsiyum ve fosfor bu vitamin yardımıyla işe yarar.

Kemikler için, gaga ve tırnaklar için bu vitamin gereklidir. Yumurta kabuğunun şekillenmesi için gereklidir. Vitamin D yetersiz olursa, raşitizma hastalığı görülür. Yumurtacı tavukların yumurta kabuğu ince ve yumuşak olur. Gaga, tırnaklar yumuşar, göğüs kemiği eğrileşir.

Hayvanlar ayaklarını iyi kullanamazlar. Yürümede zorluk çekerler. Kaburga kemikleri çabuk kırılır. Üzerlerinde tespih taneleri gibi kabartılar görülür.


Vitamin E

Kanatlıların yumurtalarında yavrunun gelişmesi için bu vitamine ihtiyaç vardır. Yetersiz olursa kuluçka oranı düşer. Horozların dölleme yeteneği azalır. Vitamin E bakımından yetersiz beslenen civcivlerde:

Beyin yumuşaması görülür. Hayvan başını tutamaz, öne, arkaya, sağa-sola bükülür. Ayaklar gerilip bükülür.

Deri altında su toplanır. Ayrıca karın boşluğunda da su toplanır. Hayvan iki bacağını açık tutar.

Kaslarda soysuzlaşma meydana gelir. Göğüs kasları bozulur, boz çizgiler oluşur.

Vitamin K

Kanın pıhtılaşmasını sağlar. Bir yaradan akan kan, bu vitamin sayesinde pıhtılaşıp durur. Onun için civciv ve piliçlerde gaga kesiminden önce, Vitamin K vermek gerekir.

Vitamin B1

B1 vitamini, yem ile alınan karbonhidratları yararlı hale getirir. B1 vitamini eksikliğinde felçler görülür. Hayvanın bacakları zayıftır, yürüyemez. Ayaklarını bükerek oturur. Yıldız sayar gibi, başını arkaya çekerek bakar. Tüyleri kabarır, zayıflar. Sonunda ölür.

Vitamin B2

B2 vitamini de civcivlerin büyümesinde önemlidir. Vitamin B2 eksik olursa, hayvan zayıflar. Parmak uçları kıvrılır, kanatları düşer. Hayvanlar sürekli yatmak ister.

Pantotenik asit Kuluçkalama için gereklidir. Eksikliği ağız kenarında kabuklanmalar yapar. Göz kapaklarının kenarları kabarcıklı ve kabuklu olur. Ayak altları çatlar, deri soyulur.

Vitamin B6

B6 vitamini yetersiz ise, iştahı azalır, hayvan zayıflar. Ayaklarında kasılma ve çarpılma görülür.

Vitamin B12

B12 Vitamini yetersizliğinde büyüme yavaşlar. Yem tüketimi düşer. Kuluçka oranı düşer. Buraya kadar saydıklarımızdan başka vitaminler de var. Her birinin eksikliği çeşitli bozukluklara yol açıyor. Verim düşüyor, ayaklarda çarpılmalar oluyor, gelişme yavaşlıyor, ishal görülebiliyor, tüyler karışık duruyor. Teker teker ele almayıp, adlarını yazsak yeterli olur. Önemli saydığımız diğer vitaminler şunlardır:

Folik asit

Nikotinik asit

Biotin

Kolin

Vitamin C

Inositol

Vitaminler hakkındaki bu bilgilerden sonra, yemlerde bulunması gereken diğer maddelere sıra geldi. Bunlar da mineral maddeler. Bakalım neler var?

Mineral Maddeler

Canlıların dokularında yer alırlar. Bazılarına makro elementler denir, bazılarına iz elementler denir. Ayrı ayrı anlatalım:

Makro elementler:

Kalsiyum ve fosfor : İskeletin yapısında önemli bir yer tutarlar. Yumurtlayan hayvanlarda yumurta kabuğu için mutlaka gereklidir.

Barsaktan emilebilmesi için D vitaminine ihtiyaç vardır. Eğer D vitamini yeterli değil ise, kalsiyum ve fosfor da yeterli olamaz. Bu durumda RİKETSİA hastalığı meydana gelir, yumurta verimi düşer. Yumurta kabuğu incelir. Hayvanlar birbirini gagalar, tüy yer (Kanibalizm).

Magnezyum: Bütün dokularda ve kemikte bulunur. Vücut gelişiminde önemli yeri vardır. Eksikliğinde gelişme yavaşlar ve zamanla durur. Civcivler ölür.

Sodyum, Potasyum, Klor: Hayvansal besinlerde sodyum fazladır, bitkisel besinlerde potasyum fazladır. Sodyum eksikliğinde gelişme yavaşlar, göz bozukluğu olur. Hayvanlar yem yiyemez. Yumurtalar küçülür. Fazlası da iyi değildir. Bu sefer de zehirlenme yapar.

Potasyum eksikliğinde kaslar zayıflar.

İz elementler:

Demir: Karaciğerde ve dalakta depo edilir. Demir eksikliği az görülür.

Bakır: Bakır, demirin bağırsaktan emilmesine yardımcı olur. Bakır eksikliği kansızlık yapar.

Çinko: Büyümeyi sağlar. Kıl, tüy, kemik içerisinde yer alır. Azlığı halinde tüyler gelişemez. Eklemler şişer. Ayak derisi pul pul dökülür.

Manganez : Üreme için, büyüme için, kemiklerin yapılması için gerekir. Yumurta kabuğunun yapısında yer alır.

Manganez eksikliği varsa, bu tavukların civcivleri hareketsiz olurlar. Başları öne kıvrıktır.

Selenyum: Bazı topraklarda fazlaca selenyum bulunur. Burada yetişen bitkilerde de fazla olur. Bunlarla yapılan yemler tavukları zehirleyebilir. Canlılar için gerekli bir iz elementidir. Ama fazlası zararlı olabilir. Eksikliği de vücutta bozukluklar yapar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder